Memenin Paget hastalığı nedir?
Memenin Paget hastalığı nedir?
Memenin Paget hastalığı (Bundan sonra "MPH" olarak anılacaktır), adını 1874 yılında meme başı değişiklikleri ile meme kanseri arasında bir ilişki olduğunu belirten İngiliz Doktor Sir James Paget'ten almıştır.
MPH, meme başı (meme ucu) derisini ve genellikle "areola" adı verilen koyu kahverengi renkteki ve daire şeklindeki meme başı çevresini içeren nadir bir kanser türüdür. Meme kanseri vakalarının %1'i ilâ %4’ünü içerir. *50 yaş üzeri kadınlarda daha sık görülüp ortalama yaş 57’dir, nadiren erkeklerde de görülebilir.
Bu hastalık için bilinen risk faktörleri diğer meme kanseri türleri için tanımlananlarla aynıdır. İleri yaş, aynı kişide daha önce meme kanseri gelişmiş olması, anne, kız kardeş ya da kız çocukta meme veya over kanseri olması, bazı genetik değişikliklerin saptanması, çocukluk ya da ergenlik döneminde göğüs duvarına radyasyon tedavisi uygulanmış olması, kilonun yaşa ve boya göre idealin üzerinde olması, yağdan zengin beslenme, alkol kullanımı, özellikle menopoz sonrası dönemde kilo artışı, ilk adet görme yaşının 12'nin altında, menopoz yaşının 55'in üzerinde olması, uzun süre östrojen tedavisi kullanılması risk faktörleri arasındadır. Bir ya da daha fazla risk faktörünün taşınması mutlaka meme kanseri oluşacağı anlamını taşımadığı gibi hiçbir risk faktörü olmayan kişilerde de meme kanseri görülebilir.
MPH olan bir kadının şikayetlerinin başladığı tarih ile doktora başvurduğu tarih arasında geçen süre ortalama altı ile sekiz aydır. ***Meme ucunda veya etrafında; kaşıntı, karıncalanma, kızarıklık, soyulma, dökülme, kabuklanma, pullanma, kalınlaşmış cilt, düzleşmiş ya da içeri çökmüş bir meme ucu ve meme başından sarımsı veya kanlı akıntı gibi belirtiler, MPH ile meme başının diğer iyi huylu hastalıklarının (dermatit, egzema) karışmasına sebep olabilir. ***Bir kural olarak, meme başı ya da çevresindeki kronik dermatozlar, özellikle üç haftalık topikal (bölgesel) tedaviye rağmen halen varlığını sürdürüyor ise mutlaka biyopsi ile histolojik olarak değerlendirilmelidir. Eğer meme başından akıntı varsa akıntıdan da örnekleme yapılabilir. Patologlar bu örnekleri mikroskop altında inceleyerek kanser hücresi olup olmadığını değerlendirirler. Uzamış topikal kortikosteroidli tedaviler tanıda gecikmeye sebep olabilmektedir.
***MPH, teşhis edilen vakaların hemen hemen hepsi (%92-100) altta yatan bir meme kanseri ile ilişkilidir. Tümör, süt kanalını (duktal) aşmamış (insitu) ya da aşmış (invaziv) olabilir. ***Ancak memenin Paget hastalığı ile ilgili çalışmalarda hastaların %40 kadarında tümörün ele gelmediği, hatta radyolojik incelemelerde de saptanamadığı belirtilmektedir. Klinik olarak herhangi bir patoloji görülmeyen bu olguların yalnızca %10-28’inde mastektomiden sonra meme dokusunun histopatolojik incelemesiyle meme kanseri tespit edilebilmektedir. ***%30-60 olguda meme başı ve çevresinde ya da daha uzakta elle hissedilebilen bir kitle ile ortaya çıkabileceği gibi, görüntüleme yöntemleriyle de (mamografi, ultrasonografi, manyetik rezonans vb.) ortaya koyulabilir. Genellikle meme başı ve çevresinde yakınında yerleşir ve sıklıkla birden fazla odakta görülebilme eğilimindedir. Koltuk altı lenf düğümü tutulumu, palpe edilebilen tümörü olan olgularda daha sıktır.
Son yıllarda palpasyonla, meme ultrasonografi ve mamografisinde saptanamayan olgularda MR incelemesi ile gizli tümörlerin tespit edilebileceği ile ilgili yayınlar bildirilmektedir. Bir çalışmada; memenin Paget hastalığı tespit edilen bir olguda klinik muayene, mamografi ve meme ultrasonografisi ile meme kanseri saptanmamış, ancak memenin MR incelemesinde kanser şüpheli alanlar görülerek, total mastektomi (memenin tümüyle çıkarılması) sonucunda olguda duktal karsinoma insitu saptanmıştır. ***MPH saptanan olgularda, mamografi ve meme ultrasonografisinde patoloji tespit edilemediğinde, herhangi bir engel durum (kalp pili, protez vb.) bulunmuyorsa, mastektomi öncesi meme MR incelemesinin de yapılması meme kanseri tespit edilmesini sağlayabilmektedir. Çok nadir olarak tüm araştırmalara rağmen altta yatan bir tümör bulunamayabilir. Bu olgular Evre 0 MPH olarak kabul edilirler.
Uzun yıllar boyunca, koltuk altındaki lenf düğümlerinin çıkarılmasıyla beraber *mastektomi uygulanması (memenin tümüyle çıkartılması), MPH için standart cerrahi olarak kabul edilmiştir. Bununla birlikte araştırmalar, sadece memeucunun ve çevresinin çıkarılmasını içeren *meme koruyucu ameliyatın ardından radyoterapi (radyasyon tedavisi) uygulanması seçeneği de memede elle hissedilebilir kitle bulunmayan MPH olan kişiler için güvenli bir seçenek olduğunu göstermiştir.
Dr. Kayıhan ÇAĞLAR | Genel Cerrahi Uzmanı