Bir virüsü yenmenin en iyi yöntemi bağışıklık kazanmaktır. Bir virüs, bir popülasyona yayıldığında hastalananların bazıları vefat eder, bazıları da atlatır. İyileşen kişilerdeki bağışıklık sistemi, virüsü tanımayı ve ona karşı koymayı öğrenmiştir. Bu yeterince kişide geliştiğinde virüsün yayılması çok daha zorlaşır; buna “sürü bağışıklığı” denir. Enfeksiyon hızı yavaşlar, virüs de biter. Covid-19 da ise bunun kendiliğinden gelişmesi beklenirse uzun zaman alacaktır ve milyonlarca insan ölecektir. Biliniyor ki insanda tespit edilmiş diğer koronavirüslere (SARS, MERS vs.) karşı gelişen bağışıklık yaşam boyu devam etmiyor, Covid-19 ise daha bilinmiyor. Daha hızlı ve yaygın, ancak en az kayıpla toplumsal bir bağışıklık için aşıya kaçınılmaz ihtiyacımız var. Aşının insandaki koronavirüsten korunmada olumlu etkilerini görmemiz için 12-18 ay gibi bir zaman gerekiyor. Bu süreçte virüs, yayılmaya devam edeceği gibi hastalandırıp öldürüyor da olacak; kimi ülkelerde az, kimi ülkelerde ise fazla… Bunun için virüsün yayılma hızını azaltmamız gerekecek. Yöntem, kökeni 14. yüzyıl Venedik’inde veba salgını sırasında ticaret gemilerinin 40 gün boyunca karaya yanaştırılmamasına dayanan, 40 sayısının İtalyanca karşılığı "quaranta" kelimesinden gelen “KARANTİNA” ve karantinadan daha hafif bir önlem olan “SOSYAL MESAFE”dir; tabii ki sabunlu suyla ellerin yıkanması ve maske takılması koşuluyla…
İstiklal Marşı’mızın şairi Mehmet Akif Ersoy Kıssadan Hisse şiirinde; “Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey / Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi / "Tarih"i "tekerrür" diye tarif ediyorlar / Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi” ifadelerindeki tarihten alınacak ibretlik pek çok hadise vardır; 14. yy.da 200 milyon kişinin vefatıyla sonuçlanan veba salgını gibi bir diğeri de 1918 İspanyol gribidir. 1918 Mart’ında ABD’nin Kansas eyaletinde başlayıp 18 ay boyunca nüfusu 1.8 milyarlık dünyayı kasıp kavuran ve 50-100 milyon ölümle sonuçlanan salgından bahsediyoruz. O dönemlerde bile salgının hızının yavaşlatılmasında karantina kurallarının ve maske takılmasının önemi ibretliktir. Koronavirüs salgınının bugünün 7.8 milyarlık dünyasında daha uzun sürmesi halindeki kayıpları düşünmek dahi istemeyiz, değil mi? O dönemde alınmış tedbirlerin bazı yerlerde erkenden gevşetilmesinin ikinci dalga olarak tekrar atak yaptığı ve daha sert önlemler alınmak zorunda kalındığı biliniyor. Bu yüzden aşı bulunup da toplumsal bağışıklık kazanılıncaya kadar virüsün yayılma ihtimalini azaltmak için hiç de kısa olmayan bir zamanda kalabalık ortamlardan ve insanlarla temastan uzak durmamız gerekecek. Olabildiğince evden çıkmamaya, zorunlu hallerde çıkacaksak da maske takıp sosyal mesafeye, kişisel hijyenimize dikkat etmeye devam edeceğiz. Ülkemiz ölçeğinde olumlu bir veri olan, günlük iyileşen hasta sayısının yeni vaka sayısını geçmesine rağmen, bu değerler İstanbul yerelinin tesiri altındadır. Bu yüzden hele ki Anadolu’da tedbirlerden taviz vermememiz gerekiyor. Sağlık Bakanımızın da dediği gibi: ” Rehâvet Yok, Önlemlere Devam!
Dr. Kayıhan ÇAĞLAR – Genel Cerrahi Uzmanı